Fix-HiLe - Önemli Oyun Haberleri
 
Ana Sayfa
Önemli Oyun Haberleri
Top Liste
 
Assassin's Creed: Brotherhood Ön İnceleme
 
Desmond Miles ve Onun Atalarını Yönettiğimiz Assassin's Creed, Üçüncü Kez Kullanıcıların Karşısına Çıkmaya Hazırlanıyor. İşte Şimdiye Kadar Ortaya Çıkan Detaylar!

Gizliliği ön planda tutarak, dönemin önde gelen kişilerine suikastlar düzenlemeye dayalı bir Oyunolan Assassin's Creed ile ilk kez 2007 yılında tanışmıştık. Amacımız Piece of Eden'i ele geçirmekti. Animus adı verilen makineyle Desmond'un atarından biri olan Altair ile birlikte 1191'in Kudus'ünde bu nesneyi arıyorduk. 


ikinci Oyunda görevimize, yine atalarımızdan biri olan Ezio ile Rönesans döneminin italya'sında devam etmiştik. Yapımcılar, üç halkadan oluşan bir seri olmasını planladıkları Assassin's Creed'in, ikinci ve üçüncüsünün arasına  yeni  bir bölüm koyarak Brotherhood'u piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor. 

2009 yılında Batman: Arkham Asylum piyasaya çıkmasıyla Rocksteady Studios çizgi roman karakterlerinin de 1. sınıf oyunlarının yapılabileceğini herkese müthiş bir şekilde kanıtladı. Mükemmel teknik özelliklerinin yanı sıra sunumu ile de bizi Batman'in mükemmel dünyasına hayran bırakan Arkham Asylum sonrası bazı firmaların yüzünün kızarmasını bekliyorduk. Nitekim öyle de oldu. Yıllarca çizgi romanların yanı sıra ünlü filmlerin de popülaritesini kullanan geliştirici ve yayıncılar; üzerinde uğraşılmamış, basit ve kısa oyunlarla cebimizdeki paraya göz koydular. Bu kişiler, yaptıkları işten keyif almayı hiç düşünmüyorlardı; çünkü amaçları sadece ticariydi. Özellikle oyun geliştirme maliyetlerinin inanılmaz derecede arttığı (grafik delisi oyuncular da sağolsun) bu nesilde firmaların büyük bölümü sadece cebini doldurmayı düşünüyor. Neyse ki son dönemlerde oyuncular da bu tür rezil oyunlara eskisi kadar fazla kanmıyor. Rocksteady Studios'un 2009 yılının en iyi oyunlarından birisi olan Arkham Asylum'a imza atıp yüksek satış rakamlarına da ulaşarak yayıncısı Eidos'a büyük kâr sağlaması diğer şirketlerin de ilgisini çekti. Activision da yeni Spider-Man oyunu Shattered Dimensions ile Batman: Arkham Asylum'un başarısını yakalama gayretinde, ama daha çok gayret etmeleri gerek.

Spider-Man: Shattered Dimensions, genellikle oyunları başka platformlara uyarlamada üstad olan Kanadalı Beenox tarafından geliştirildi. 2000 yılında kurulan firma, dünyanın en büyük 50 geliştirici arasında gösteriliyor ve 2006 yılından bu yana port işinin yanı sıra kendi oyunlarını da geliştiriyor. Activision'a ait olan geliştiriciyi daha önce Guitar Hero: Smash Hits, Monsters vs. Aliens ve Bee Movie Game gibi oyunlardan da tanıyabilirsiniz. Beenox, şimdi ise belki de en büyük projeleri ve en ciddi oyunlarından birisi olan Spider-Man: Shattered Dimensions ile karşımıza çıkıyor. Bu yetenekli firma Shattered Dimensions'ın duyurusu ile birlikte Örümcek Adam'ın dünyasına oldukça farklı ve hoş bir açıdan yaklaşarak hepimizin ilgisini çekmişti. 4 farklı Örümcek Adam ile çizgi romanın evrenine dalış yapma düşüncesi eminim oyuncuların bir çoğuna çok çekici gelmiştir. Beenox da gerçekten çekici bir oyunla karşımıza çıktı, ama ne kadar çekici bakalım.
 

     Ultimate, Amazing, Noir, 2099 gibi Örümcek Adam evreninin farklı zaman dilimlerini ele alan oyunumuzda bu 4 farklı Örümcek Adam da Tablet of Order and Chaos'u bulmak için mücadele ediyor. Oyunun başlangıcında Mysterio'nun bahsettiğimiz tablet'i ele geçirmesine engel olmak isteyen Örümcek Adam savaş sırasında bu tableti kırıyor. Çeşitli yerlere dağılan tableti bulmak da yine kahramanımıza düşüyor. 4 farklı karakterimizi de bu tableti bulmak için kullanırken Madam Web de bize öğütleriyle destek oluyor. Mükemmel hazırlanan sinematiklerden sonra bu 4 farklı Örümcek Adam'ı da yöneterek öncelikle alıştırma bölümlerini tamamlıyoruz. Bu alıştırma bölümleri her karakteri hemen tanımamız için yeterli değil, çünkü Örümceklerimizin bir çok kombo ve karakter özellikleri sonraki bölümlerde açılıyor. Zaten bu kısa alıştırma bölümlerinden sonra Örümceklere alışmanız için çok fırsatınız olacak.
 

 

4 Örümcek Adamımız da birbirinden tamamen olmasa da genel olarak farklı özelliklere sahipler. Amazing, Spider-Man filmlerinden de tanıdığımız ağlarını ve dövüş yeteneklerini çok etkili biçimde kullanan en popüler örümceğimizken, Noir ise 1930'ların renksiz Amerikan sinema filmlerinden fırlamış gibi duruyor ve onun görevleri tamamen gizliliğe yönelik. Uzay çağındaki 2099 güçlü vuruşları ile dikkat çekiyor ve onun savaştığı mekanlar ise doğal olarak futuristik öğelerle süslenmiş. Ultimate'de ise yine Amazing'deki gibi aksiyona doyduğumuz hızlı dövüş sahnelerinin bulunduğu görevler bizi bekliyor. Rage özelliğinin de bulunduğu Ultimate'de düşmanlarımıza fazlasıyla acı çektiriyoruz. Beenox'ın bu tür bir ayrıma gitmesinin nedeni tabi ki oyunculara daha fazla çeşitlilik sunarak onların ilgisini çekmek. Bu tür ayrımlar oyuncuların ilgisini çekse de malesef, oyunu tek düzelikten kurtaramamış. Her ne kadar örneğin Noir ile Amazing'in bölümleri arasında büyük farklar olsa da Amazing'in bölümlerini tek başına ele aldığımızda bile oyun tekrarlıyormuş hissi verebiliyor.Farklı dünyalar yaratmayı başaran geliştirici, bu dünyaları kendi içinde bile tek düzelikten çıkarmayı bazen becerememiş. Yine de oyunu oynarken çoğu zaman sıkıldığımı söyleyemem. Sizi sürekli oyuna bağlayan bir şey var ki ben bunun 4 farklı Örücek Adam konsepti olduğunu düşünüyorum.

 

Splinter_Cell_Conviction

Oyun dünyasının en karizmatik kahramanlarından biri olan Sam Fisher’la 2002’de tanışmıştık, hatırlarsanız. Ubisoft, 2007’ye gelindiğinde bu karakter üzerine 4 oyun çıkarmış ve 5.sini duyurmuştu. Uzun bir bekleyiş ve birkaç ertelemenin ardından sonunda kavuşabildik eski dostumuza.

Öncelikle Splinter Cell’in tarihine ve Conviction’ın geliştirilme sürecine ufak bir göz atalım; 2002 yılında Splinter Cell, yılın en başarılı oyunları arasına girmiş, birçok oyuncu ve otorite tarafından beğenilmiş, Ubisoft’a ikinci oyunu yapması için büyük bir şans tanımıştı. Başarılı oyun, Pandora Tomorrow ve Chaos Theory’le birlikte başarılı bir seri olmuştu. Ubisoft’un uzun süredir birlikte çalıştığı Tom Clancy’nin de bu başarıdaki payı göz ardı edilemezdi. Bu üçlemeyle, seri belli bir çizgi yakalamış, klişe aksiyon oyunlarındaki ‘ölümüne saldır’ taktiği yerine, gizliliği ve zekayı ön plana çıkarmıştı. Doğal olarak Splinter Cell, kendini diğer oyunlardan farklı kılmış ve belli bir hayran kitlesi edinmişti.

Ne olduysa bu başarılı üçlemeden sonra oldu. 2006 yılında piyasaya çıkan Tom Clancy’s Splinter Cell: Double Agent, satış rakamlarında belli bir başarı yakalasa da, bildiğimiz SP çizgisinden sapmış, ayrıca önceki oyunların etkisini gösterememişti. İlk üç oyunun verdiği tat hala damaklardaydı. Bunun üzerine Ubisoft tekrar harekete geçmiş ve Splinter Cell: Conviction’ı duyurmuştu. 2007 yılında yapılan duyuru, verilen çıkış tarihi, yayınlanan görüntüler ve oyun konsepti, oyuncuların özellikle resmi forumlarda çok şikayet etmesi üzerine yeniden gözden geçirilmiş, yapım süreci sıfırlanmış ve her şeye yeniden başlanmıştı. Ubisoft oyuncuların görüşlerini dikkate alıyordu, saç sakal birbirine karışmış Sam Fisher’dan vazgeçtiler. Bu sefer 2009 yılına ertelenmişti oyun, 2009’un başlarında gelmesi planlanan yapım 2009’un sonlarına ertelendi. Bir ertelemeye daha kimsenin tahammülü kalmamıştı ki, Ubisoft 2010’un ikinci çeyreğinde Conviction’ı çıkaracağını duyurdu.

Ve Splinter Cell: Conviction, yukarıda da dediğim gibi uzun bir bekleyişin ardından PC’lerde yerini aldı. Sam Fisher’ın saç sakal gitmiş, ancak yine de eski dostumuz bir hayli değişmiş, artık daha öfkeli, artık daha acımasız…

2

İHANET, ENTRIKA, İNTIKAM

Uzun yıllar boyunca Third Echelon adlı organizasyon için ajanlık yapan Sam Fisher, kızının ölümünden sonra kimin dost, kimin düşman olduğunu bilemez. İhanete uğradığını düşünmektedir, eskiden çalıştığı insanlar da dahil kimseye güvenmeyen Fisher, bu yola yalnız girer. Hem olayları net görmesini engelleyen sır perdesini aralamak, hem de kızının intikamını almak için, yeri gelecek; kaçacak, yeri gelecek; saldıracak yaşlı kurt. Zaten karizmatik olan Sam Fisher’ın yanına bir de sağlam senaryo verdiğiniz zaman, Splinter Cell: Conviction maça 1-0 önde başlıyor.

Hikayeden fazla bahsetmek istemiyorum, oynarken sürprizlerle karşılaşacak ve şaşıracaksınız. Bazı görevlerin sonunda ne olduğunu bile anlayamadan, gerçeklerle yüzleşeceksiniz. İhanet, entrika ve intikam çemberinin içinde Sam Fisher’la birlikte siz de olayların akışına kaptıracaksınız kendinizi. Ayrıca kaliteli ara videolarla da senaryo ve kurgu müthiş bir uyum sağlamış, sinematik girişler ve film tadındaki görüntülerle Conviction, oyunun içine çekiyor oyuncuyu. Hatta görev esnasındayken duvarlara geçmişe ait görüntüler yansıyor, bu tür geçmişe dönüşler hem Sam Fisher’ı hem de oyuncuyu etkiliyor.

1

İlk Splinter Cell’deki Sam Fisher’ı hatırlıyorsunuzdur, şimdiye göre çok daha genç ve çalıştığı kişilere bağlı bir ajandı. Artık 50’lilerine gelmiş eski dostumuzun saçlarında beyazlar çıkmaya başlamış. Ancak çevikliğinden hiçbir şey kaybetmemiş, hatta eskiye nazaran çok daha hızlı hareket edebiliyor. Duvarlara tırmanabiliyor, boruları hızla yukarı çıkabiliyor, pencerelerin ardında dolanabiliyor. Önceki Splinter Cell oyunlarında, tırmanma esnasında Sam Fisher oldukça yavaş hareket ediyordu. Şimdi ise adeta yaşıyla dalga geçiyor Sam Amca.

Saklanma konusunda da uzmanlığını koruyor efsane ajanımız, karanlık her zamanki en büyük dostu. Karanlık bir yerde olduğumuzda, düşmanlar bizi göremiyorken ekran siyah beyaz görünüme giriyor. Bu sayede ne zaman güvende olduğunuzu ve ne zaman dikkat etmeniz gerektiğini anlayabiliyorsunuz. Çevrede gördüğünüz tüm nesneleri saklanmak için ya da siper almak için kullanabiliyorsunuz. Duvarların, dolapların, küçük blokların arkasına gizlenebiliyor, saklanarak herhangi cismin arkasından bir diğerine geçebiliyorsunuz. Ayrıca bu siperlerin ardından ateş edebiliyor, rakiplerinizi öldürürken kendi canınızı tehlikeye atmıyorsunuz.

3

Splinter Cell gibi hassas hareketlerin olduğu bir oyunda kontrollerin ve oynanabilirliğin çok iyi olması gerekiyor. Conviction bu konuda zorluk çıkarmıyor oyunculara, zaten ilk bölümde hangi tuşun ne işe yaradığını öğreniyorsunuz. Zamanla tuşlara alışıyorsunuz, Sam Fisher’ı kontrol etmek kolaylaşıyor. Ayrıca duvarlarda, kapılarda, nesnelerin üstünde yazılar ve yönergeler bulunuyor. Yönergeleri izleyerek daha rahat hareket edebilirsiniz.

ARTIK KURAL YOK!

Serinin diğer oyunlarından bahsetmeden, Conviction’daki değişimi tam anlamıyla aktaramam. Bu nedenle sürekli geçmiş oyunlara dönmek zorunda kalıyoruz. Splinter Cell deyince akla gelen ilk kavramlardan biri ‘gizlilik’tir. Görevleri sessizce, düşmanlara gözükmeden hallederdik. Hatta bazı görevlerde düşmanlara zarar vermek bile yasaktı. Emirler ve kurallar artık yok, Sam Fisher tek başına kendi kanunlarını kendi uyguluyor. Gizlilik ve sessizlik sizin kararlarınıza bağlı, isterseniz paldır küldür saldırabilir, isterseniz sessiz sakin işinizi görebilirsiniz. Her iki yolla da görevlerinizi başarıyla tamamlayabiliyorsunuz.

4

Conviction, SP çizgisinden tamamen sapmış, tam anlamıyla bir aksiyon oyunu olmuş yapım. Öyle bölümler var ki, bazen Splinter Cell oynadığınızdan şüphe edeceksiniz. Kıyasıya kovalamacalar, bitmek tükenmek bilmeyen çatışmalar, bazen üstünüze yağdırılan mermiler ve Sam Fisher’ın acımasız komboları, Conviction’ı bambaşka bir oyun haline getiriyor. En basitinden örnek verelim, cesetleri taşıma, görünmeyecek yerlere saklama diye bir durum yok artık.

Sam Fisher’ın intikam için ilerlediği bu macerada, düşmanlarını öldürmekten çekinmediğini göreceksiniz. Ses çıkararak, susturucuyla ya da silah kullanmadan saldırabiliyorsunuz. Kahramanımızın komboları uygularken ne kadar acımasız ve öfkeli olduğunu görebilirsiniz. Camın önünde duran nöbetçileri aşağıya gönderebiliyor, yukarıdan düşmanların üzerine atlayıp etkisiz hale getirebiliyor, birebir dövüşerek derin uykuya sokabiliyor rakiplerini. Bu komboları kullanırsanız ekstra puan kazanıyor, ayrıca ‘bir taşta iki kuş’ için kredi kazanıyorsunuz. ‘Q’ya basarak düşmanlarınızı işaretleyin, daha sonra ‘E’ tuşuna basın, Sam geri kalanı kendi başına hallediyor.

5

Bazen konuşturmanız, bilgi almanız gereken kişilerle karşılaşıyorsunuz. Bunları konuşturmak için de Sam’in belli taktikleri var. Punisher’ı oynayanlar bilirler, orada birilerini konuşturmak için türlü türlü işkencelere başvurur, sonra acımasızca katlederdik. Sam o kadar cani olmasa da, konu kızı olunca gözü hiçbir şey görmüyor. Bilgi almak için karşısındaki kişiye, Allah ne verdiyse girişiyor, etraftaki nesnelere de zarar veriyor tabi. Düşmanın kafasını lavaboya vuruyor, dişlerini piyanoya geçiriyor, yüzünün fotokopisini dolaplara yapıştırıyor.

Bu tür bilgileri alarak, komboları uygulayarak, ‘headshot’ yaparak ve görevleri bir bir geçerek puan topluyoruz. Bu puanlarla, haritada bulunan silah kutularında elinizdeki ekipmanları geliştirebiliyor, kendinize yeni silahlar alabiliyorsunuz. Sam biri küçük diğeri büyük iki silahın yanında birçok bomba taşıyabiliyor.

6

KAŞ GÖZ IYI DE ZEKA NE ALEMDE

Diğer Splinter Cell serilerinde olduğu gibi Ubisoft Montreal, Conviction’da da meşhur Unreal grafik motorunu tercih etmiş. Unreal’ın 2.5 sürümünü kendisine göre modifiye ederek kullanan yapımcılar, görsel konuda iyi iş çıkarmış. Özellikle fizik modellemelerinin çok başarılı olduğunu söyleyebilirim, Sam Fisher’ın oldukça detaylı hazırlanması şaşırtıcı değil zaten. Karakter tasarımlarının yanında harita tasarımları da kaliteli. Splinter Cell serisinde olmayan geniş çevre faktörü, Conviction’da karşımıza çıkıyor. Halkın arasına karışıyor, kalabalığı kullanarak düşmanlardan korunabiliyoruz.

7

Duvarlara yansıyan ‘flasback’ler, karanlıkta ve görünmediğimiz zaman oyunun siyah beyaz görünüme girmesi, göze hoş geliyor. Işık ve gölge oyunlarının da çok kaliteli olduğunu söylemek gerek, özellikle Double Agent bu konuda sınıfta kalmıştı zamanında. Optimizasyon konusunda ise yer yer sıkıntı yaşayabilirsiniz, bazen çok akıcı oynarken, anlık yavaşlamalarla karşılaştım ben. Ayrıca yoğun çatışma ortamlarında da yavaşlama ve kasılma olabilir.

Splinter Cell’in en zayıf olduğu noktalar, vuruş hissinin zayıflığı ve silah sesleriydi. Silah sesleri gerçekçi hazırlanmış, en azından oyuncak tabanca hissi uyandırmıyor. Düşmanlarınızı vurduğunuzda kan akması ve mermi alan vücudun gerçekçi hareketleri, vuruş hissini kaliteli kılıyor.

8

Düşmanlarla bu kadar haşır neşir olduğunuz bir oyunda da yapay zekanın iyi olmasını bekliyorsunuz doğal olarak. Ancak ben Conviction’ın yapay zeka sorunu olduğunu düşünüyorum, bazı yerlerde çok gerçekçi tepkiler veren düşmanlar, bazen oldukça saçmalıyor. Bu dengesizlikleri şöyle açıklayayım; mesela çatışmaya girdiniz, etrafınızı saran düşmanlarınız siz saklandığınız yerden çıkmayınca bombaları fırlatmaya başlıyorlar. Işıklara ateş edip söndürdüğünüz anda hemen işkilleniyorlar.

9

Gelelim yapay zekanın saçmaladığı kısma; binanın giriş katında patırtı gürültü çıkardınız diyelim, ikinci kattakiler ve binanın diğer bölümündekiler hiçbir şey olmamış gibi yerlerinde sizi bekliyor, hatta bazen farklı odalarda olan düşmanlar bile birbirlerinden habersiz hareket ediyorlar. Bir de düşmanlarınızın sizi gördüğü yerde, Sam Fisher’ın çizgisel görüntüsü kalıyor orada. Bu sayede nerede göründüğünüzü anlayabiliyorsunuz. Ancak düşmanların sadece oraya odaklanması, siz çok farklı yerlere de gitseniz sadece göründüğünüz yere ateş etmesi, hatta gidip kontrol etmemeleri çok saçma olmuş.

Neyse ki silah kullanma konusunda acemi değiller, yoksa oyun gereğinden fazla kolay olurdu. Özellikle kalabalık gruplara karşı çatışmaya girmemenizi tavsiye ederim. Sam Fisher da düşmanları gibi 3-4 mermi de ölebiliyor, yani gerçekçilik ön plana çıkıyor. Conviction, ne kadar aksiyon içerse de, çatışmadan uzak durmanızı sağlıyor gerekli olmadıkça.

10

SONUÇ

Bu kadar fazla ertelenen, uzun süre bekletilen yapımdan beklentiler de doğal olarak yüksek olur. Özellikle Ubisoft’un yapım süreci için sürekli ek zaman kazanması, çok kaliteli bir yapımın geleceği konusunda insanları düşünmeye sevk etti. Olaya bu açıdan baktığımızda Splinter Cell: Conviction’ın çok daha kaliteli olması gerektiğini düşünebilirsiniz. Yapay zekadaki sorunlar, birkaç grafik hatası ve SP çizgisinden uzak bir oyun olması, bu uzun bekleyişin üstüne gelince yapımı beğenmeyenler olacaktır elbette.

Lakin bana göre oldukça başarılı bir yapım olmuş Splinter Cell: Conviction. En önem verdiğim konulardan biri senaryodur, eğer oyun bu konuda başarılıysa ve olaylar sizi sarıyorsa, yapımı bitirmek sıkılmadan çabalarsınız. Ayrıca SP’ye aykırı olan aksiyonun ve hareketin yanında görevleri sessizce ve gizlice bitirme imkanınızın olması da, gizlilik düşkünleri için düşünülmüş bir hamle. Ayrıca senaryo modundan sonra ‘Co-op’ desteğiyle de vakit geçirebilirsiniz ki, ‘Co-op’ta gerçekten daha zevkli bir oyun deneyimi sizi bekliyor. Tanıdıklarınızla oynamanız daha faydalı, diğer türlü takım arkadaşınız size yardım edeceği yerde ayak bağı oluyor.

Ha bu saydıklarımda kulağa çekici gelmiyorsa, yıllar sonra Sam Fisher’ı kontrol etme imkanını bir düşünün derim. Oyun dünyasının en karizmatik karakterlerinden biriyle intikam peşinde koşma fikri, yeterince cazip olmalı. Eski Splinter Cell hayranları için farklı bir yapım olacak ama ben eski SP oyuncusu olarak beğendim. Eğer ki SP hayranı değilseniz, o zaman Conviction’la vakit kaybetmeden SP hayranı olun. Son olarak şu tavsiyemi dinleyiniz lütfen; oyunu mümkünse en zor seviyede oynayın, emin olun daha zevkli ve gerçekçi olacak.

 
Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol